
Hani bir kelimeyi tekrar tekrar söylediğinizde o kelimeye birden yabancılaşırsınız ya, işte o yabancılaşma hissi bir süre kendi kendinize kaldığınızda, aynada karşınızda duran yüze baktığınızda, sadece düşüncelerinizle yalnız kaldığınızda da ortaya çıkıyor. Daha önce farketmediğiniz şeylerin farkına varıyor, aslında çoktandır size ait olan ama sizin daha farkına yeni vardığınız o şeyleri deşmeye başlıyorsunuz. Başka işiniz yok ya, onlarla uğraşıp herşeyi inceliyorsunuz. Sonra canınız sıkılıyor, ''
Keşke benim görüp de tanımak istemediklerim olarak kalsaydılar'' diyorsunuz, ''
Demek çok fazla kurcalamamak gerek''
Hani tekrar tekrar düşününce yabancılaştığınız kendiniz, canınızı sıkmıştı ya demin. İşte o kendiniz şimdi dışarı atıyor kendini, düşünmüyor
muş gibi yapıp aslında kendine yalan söylüyor, gülüyor sonra - belki güldürüyor da, ''İyiyim ben'' diyor etrafındakilere gülerek, ''
Gerçekten''.
Ve üstünü kaplıyor daha demin düşündüklerinin, kendi kendinden saklıyor onları ''Nasıl olsa yine ortaya çıkacaklar, şimdi canımı sıkmasınlar'' diyerek
kendini kendinden saklıyor. Kendiyle tekrar başbaşa kalacağı zamana dek örtüyor üstlerini, yine ''
Gerçekten iyi'' olduğunu söyleyerek.
Gerçekten öyle değil ya, yalandan öyle olsun.
Bırakın öyle avunsun.