
E tamam buraya kadar herşey normal... Ama adamımız o sofradan ‘’işe geç kalma durumu’’ nedeniyle bir yudum çayı 1 salisede içerek, çatala batırdığı o minnacık domatesi de midesine aniden yuvarlayıp ‘’YA BEN İŞE GEÇ KALCAM’’ diyerek o sofrayı bırakıyor ya, işte ben o anda filmin içine girmek, o adamın annesi rolüne bürünüp ‘’O kadar şey hazırladım insafsız, birkaç lokma şey ye de öyle git, tereyağ süreyim mi eppeğe?’’ diye bağırmak istiyorum. Oğlum öyle sofra bırakılır mı ya? Hadi işe geç kaldın anladık da bir yudum çay içip kalkmak nedir, benim izlerken gözüm kalıyor burada. İnsafsız.
◄►
Bir de mesela 2 arkadaş var, bunlar da bir yerde oturmuş havadan sudan konuşuyorlar gayet neşeli şekilde. Dondurma falan da yiyorlar. Sonra bir anda bir şey oluyor (nasıl oluyorsa hep çok mutlu bir an sonrasında kötü bir şey olur) bizimkiler tartışmaya başlıyor, o ikiliden biri sinirle masadan kalkıp gidiyor. Kalkıp gidiyor da, benim de onun arkasından kalkıp koşturarak ‘’Ya dondurma kaldı o masanın üstünde , bi' ye onu bitir de sonra kalk git, para verdin o kadar, ye bence sen onu’’ diyesim geliyor. Bence yazık o dondurmaya, ne gerek var yani, ayıp.
◄►
Küçükken de bir şey olmuştu, bir dizi vardı -adını hatırlamıyorum-. Onu izliyordum, küçük bir kız var, elinde de kocaman milka çikolatalardan var, bir cafede oturuyor, karşısında da babası var, sonra bir şey oluyor ve kız kalkıp gidiyor. Evet tahmin edeceğiniz üzere o çikolata da masada kalıyor. O küçük kafalı halimle bu duruma şaşırıp, ‘’Nasıl yaa o çikolata öyle bırakıp gidilir mi, eline alsaydı ya yolda giderken yerdi hem. Geri zekalı. ‘’ diye içimden söylendiğimi hatırlıyorum. Yani akıl var mantık var, hangi küçük çocuk 20x15 cm’lik çikolatayı masada öylece bırakıp gider? El cevap: Hiçbir küçük çocuk.
◄►
İşte ben böyle filmlerde, dizilerde; kahve, çay gibi bilimum meşrubatları içmeden ve önlerindeki yiyecekleri yemeden kalkıp giden insanlara sinir oluyorum, yiyin onları da öyle kalkın, ayıp denen bir şey var, arkanızdan ağlıyor onlar, müsrifler!!!1!bir1!